Mobbing, bir işyerinde çalışanların veya doğrudan kurum yönetiminin, hedef alınan bir kişiyi veya kişileri rahatsız edici, ahlak dışı ve sistematik söz ve davranışlarla taciz etikleri; başkalarına karşı psikolojik şiddet uyguladıkları bir süreçtir.
Yaygın amaç, hedef kişiyi ezmek, küçük düşürmek ve yok soymak; kısaca, onun özgüvenini ve özsaygısını yok etmektir.
Süreç içerisinde kişiliğe ve/veya mesleğe ilişkin haklara ve performansa yönelik bir saldırı söz konusudur. Gücün veya pozisyonun kötüye kullanılması sonucunda mağdur kişide ruhsal veya fiziksel pek çok hastalık ortaya çıkar.
Sadece mağdur değil, aynı zamanda mobbingin yaşandığı bölüm ve nihayet kurumun bütünü de zarar görür. Mobbing süreci, genelde mağdur kişinin kendi rızasıyla veya başka bir şekilde o işyerinden uzaklaşmasıyla son bulur.
Mobbing, sadece temel insan hak ve özgürlüklerine ilişkin kuralların ihlali değil, aynı zamanda çalışan insanın onurunun, kişilik değerlerinin ve Anayasal çalışma hakkının ihlalini de ifade eden bir kavramdır. Çalışma yaşamının en ciddi psiko-sosyal sorunlarından biri olan mobbing, ihmal edilmemeli, duyarlılık ve ciddiyetle ele alınmalı ve konuya ilişkin çözüm getirilmelidir.
Mobbing tanısını koymak ve müdahalede bulunmak, hassas bir konudur. Zira mobbingin normal bir çatışmadan, bir kişilik bozukluğundan veya fazla iş yükünün getirdiği bir işyeri stresinden ayırıcı tanısının konulması ve mağdurun yönlendirilmesi kolay olmamaktadır. Bu noktada önem kazanan bir husus gerçek mobbing olguları ile sahte mobbing olgularının birbirinden ayırt edilebilmesidir. Çalışma psikoloğu, çalışma sosyoloğu, hukukçu, eğitimci, tıp bilimci olmayan ve en önemlisi konuyla ilgili uzmanlığı veya hiçbir çalışması bulunmayan kişilerin, tüm bu perspektifleri kavradıklarını iddia ederek fikir beyan etmeleri; başkalarının çalışmalarını temel alarak yönlendirmede bulunmaları, bir hekimin yanlış tanı koyması ve tedavi önermesi gibi ağır sonuçlara sebebiyet verebilir. Bu hatanın bedelini ise, hem çalışan hem işveren çok ağır ödemek zorunda kalabilir. Dolayısıyla, bireysel veya örgütsel danışmanlık, mutlak surette belli bir akademik alt yapı üzerine bu konuda belli kriterlere göre yetişmiş, mesleki etik değerlere sahip kişilerden alınmalıdır.
Ülkemizde mobbing konusunda çeşitli meslek gruplarına ilişkin veriler sunan akademik çalışmalar olmakla birlikte, bu veriler %1,2 ile %86 arasında değişen çok geniş bir aralıkta seyretmektedir. Bu durum, mobbingle mücadelede ülke genelinde istatistiksel sonuçlara duyulan ihtiyacın ne kadar önemli ve acil olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, mobbingle gerçek anlamda ve etkin düzeyde mücadele edebilmek için mobbinge ilişkin farkındalık ve yaygınlığı ulusal düzeyde yansıtan bilimsel verilere, konuya ilişkin tüm sosyo-demografik özellikleri kapsayan somut sonuçlara ihtiyaç vardır.
Bu gerekçelerden yola çıkarak mobbing konusunda uzun yıllardır çalışmaları ve faaliyetleri bulunan kişiler olarak bizler, Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği’ni (MEYAD) kurmuş bulunuyoruz