Uncategorized

Mobbing’e maruz kalan kişilerin anlattıkları

Sesini Duyur Mobbing, iş hayatında kişilerin maruz kaldığı psikolojik şiddet, baskı ve tacizdir. Bu tür bir baskıya uğrayan bireyler, iş yerinde sürekli olarak haksız eleştirilere, dışlanmaya veya psikolojik manipülasyonlara maruz kalırlar. Mobbing, sadece bireyin iş performansını değil, psikolojik ve fiziksel sağlığını da ciddi şekilde etkileyebilir. Mobbing mağdurları genellikle kendilerini yalnız, çaresiz ve yıpranmış hissederler. Aşağıda, mobbing’e maruz kalmış bireylerin kendi deneyimlerini paylaşabilecekleri bir alan bulunmaktadır. Bu platformda, yaşadığınız olayları ve karşılaştığınız zorlukları paylaşarak, diğer mağdurlara cesaret ve destek olabilirsiniz.   Amacımız sesinizi duyurmak ve size destek olmak.. Önemli uyarı: Kurum veya kişilerin adlarını yazabilirsiniz ancak, kurumları veya kişileri zedeleyecek, hukuksal problemler doğuracak yorumlara onay verilmeyecektir. Yorumlarınızda kurumlara yada kişilere isim vermeden yer verebilirsiniz. Yorum yazarken dilerseniz isim soy isim yerine harf kullanabilirsiniz ..(Ali Yılmaz yerine Ali Y. yada  A.Y. gibi) İletişim için tıklayın Üye olmak için Tıklayın

Lider Yönetici Olabilmek

Liderlik, “belirli bir durum ve şartlar altında amaca ulaşmak için başkalarının davranış ve eylemlerini etkileme sanatıdır. Yani bir şeyi başkalarına benimsetmek suretiyle yaptırabilme gücüne sahip olan kişi” olarak tanımlanmaktadır (Kırel, A.Ç, Kayaoğlu A, Gökdağ, R., Sosyal Psikoloji –II, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, Eylül 2011). Yönetici ise, “üretim veya hizmet gerçekleştirmek için faaliyet yürüten şirketlerin ya da kurumların, üretim faktörlerini bir araya getirmek ve işi koordine etmek ile görevlendirdiği kişi” şeklinde açıklanmaktadır (https://www.kariyer.net/pozisyonlar/yonetici+yonetmen/nedir). Güvenilir, esnek, yeniliklere açık, zeki, çözüm odaklılık, katılımcılığa inanmak liderin başlıca özellikleri arasındadır. Lider, grubu etkileyen ve arkasından sürükleyen kişidir. Yönetici, karar verme ve yetkiyi kullanma gücüne sahip olan kişidir. Lider motive edici ve ilham vericidir. Yetkilerini astlarına dağıtır. Mark Twain: “akıllı adam, aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının aklını da kullanır.” Lider, ortak akla (yönetişime) önem verir ve hayata geçirir. Yönlendirici, değişime açık ve mücadele ruhu aşılar. Takım çalışmasına önem verir. İletişimi önemser ve etkili olarak kullanır. Fark oluşturur, insan odaklıdır, geliştiricidir, vizyon sahibidir ve güven uyandırır. Bir başka açıdan liderlik değerlendirildiğinde, genellikle suça itilmiş çocuk ve gençler, lidersiz ailelerde ortaya çıkmaktadır. Ordular, iyi bir lidere sahip değilse başarısız olmaktadır. Okullardaki başarısızlık, yöneticinin lider olamaması nedeniyle neslin hebası ile kendini gösterebilmektedir.  Siyasi parti veya işletmeler, iyi liderlere sahip değilse başarılı olamazlar. Kimine göre liderlik doğuştan olsa da aslında liderlik; eğitim ile donatılan, geliştirilen bir sanat ve hatta sonu olmayan bir ilimdir, bilgeliktir. Eflatun, “…devletleri akılla yönetebilmek için hiçbir zaman böyle bir bilgiye tamamıyla sahip olamayacaktır” diyerek kanımca ekip çalışması ya da kolektif akla vurgu yapmaktadır. Liderlik ve yöneticiliğin aynı şeyler olmadığını özellikle belirtmemiz gerekmektedir. Yönetici “ben”, lider “biz” merkezlidir. Yönetici makamdan güç alır, lider makama değer katarak çalışanlar için kabul edilebilir sınırlar dâhilinde kendi kararlarını almaları için onları yetkinleştirir, insiyatif aldırarak cesaretlendirir. Gücünü ise çalışanları sosyal olarak etkilemesinden alır. Yönetici emrederek yaptırır, lider yönetişim (ortak/kollektif akıl) ile yapalım der. Yönetici korkutma-cezalandırma odaklıdır, lider olumlu güdüleme odaklıdır. Yönetici eksik, yanlış, hata odaklıdır, lider iyi taraflarını öne çıkararak eksiklerini kırmadan düzeltme odaklıdır.  Lider için örneğin, “ben ve çalışan tüm arkadaşlarımız sizi çok önemsiyoruz. Bu okul/kurum/işletme için çok değerlisiniz. Birlikte çalışarak başarıyoruz. Hep birlikte biraz daha gayret etmemiz halinde daha güzel işler yapabiliriz. Size inanıyorum ve güveniyorum. Her sorunda, her zaman yanınızda olduğumu bilmenizi isterim.” Şeklinde bir konuşma ile sorun odaklı değil, bilakis olumlu güdüleme yöntemi ile başarı elde etme ve gönül kazanma odaklıdır. Tarih boyunca ceza; korkutmak, incitmek, sindirmek ve üzmek amacıyla kullanılmıştır. Islah edici bir yöntem olarak benimsenen cezalandırma yönteminin fazlaca olumlu örneği yoktur. Bu nedenle ödüllendirmeyi, motive edici özelliği nedeniyle tercih etmek akıllıcadır. Kuşkusuz kast edilen, cezanın tamamen kaldırılması değildir. Oransal olarak %95 ödül, %5 ise ceza şeklinde açıklanabilir. Ceza eksenli olmak yerine ödül eksenli yaklaşım ile çalışanın motive edilmesi daha doğru ve sonuç alıcı olacaktır. Lider mutlu ise birlikte çalıştıkları da mutlu olabilmektedir. Çünkü mutluluk bulaşıcıdır. Yale Yöneticilik Okulu’nda Sigal Barsade’nin yönettiği 1999 tarihindeki araştırmaya göre sinirlilik, karamsarlık ve özellikle depresyon durumu diğer insanları daha az etkilemektedir (Çığır Açıcı Liderlik). 1952 ABD doğumlu, önemli firmalarda üst düzey yönetici (CEO) olarak görev yapmış, kendi firmasını kurarak önemli bir iş adamı olmuş ve birikimlerini de yazar olarak kitaplara aktarmış David Charles Novak, iş yaşamı ile ilgili; “insana değer verme, görüşlerine değer verme,  dikkatlice dinleme ve takdir etme” kavramalarını ısrarla ve önemle kullanır. İnsan odaklı olunması halinde verimlilik ve kalitenin elde edilebileceğini söyler. Konfüçyüs, makam sahipleri için, “Yüksek bir makama sahip olmadığından dolayı telaşlanma, asıl o mevkiye layık olup olmayacağından dolayı endişe et” diyerek makamın hakkını verecek liyakate işaret etmiştir. Lider yöneticilerin liyakat, ehliyet, emanet, cesaret ve adalet bilincine sahip olmaları, başarı için bir zorunluluktur. Bu nedenle ülke menfaati için yönetici seçimi özenli olmalıdır. Zira, “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor….(Nisa 58). Özenle seçilen adayların da mutlak surette iyi hazırlanmış bir eğitimden geçirilmesi gerekir. Eğitimlere, yeni göreve başlayacak şef, şube müdürü, il müdür yardımcısı, il müdürü, daire başkanı ve üstü olan herkes, eğitimlere zorunlu olarak katılmalı ve 5 yılda bir tekrar etmelidir. Eğitimlerde; mevzuat bilgisi, insan ilişkileri ve yönetim, iletişim, protokol kuralları, yönetişim (ortak akıl/meşveret), zaman yönetimi, öfke kontrolü, kriz-kaos yönetimi, mizah yeteneği, duygudaşlık (empati), emanet ve kul hakkı, teknoloji bilgisi, mobbing (yıldırma) ve etik değerler ile mesleklerin ihtiyaç duyduğu özel konular yer almalıdır. Kadim bir medeniyete sahip olan ülkemiz, daha ileri gitmek ve güçlenmek için eğitim yoluyla “lider yönetici” yetiştirmek zorundadır. Aksi takdirde sayısız yıldırma (mobbing) olgularıyla insanımız telef olmaya devam edecek ve insafsız bu dünyada, hak ettiği yere de ulaşma sorunu yaşayacaktır. Bu nedenle her yönetici, “lider yönetici” olarak yetiştirilmelidir. Uyum sağlayamayanlar “insanı israf etmeden” zamanla başka görevlerde değerlendirilmelidir. Ülke ve insan odaklı lider yöneticilerin yetiştirilmesi, atanması ve çoğalması temennisiyle (Kaynak: Akgün, İsmail, (2021),Tüm Yönleriyle Mobbing ve Siber Mobbing, (Liderlik S.347-381), Gülnar Yayınları, Ankara). İsmail Akgün Eğitimci-Yazar, MEYAD Genel Başkanı www.mobbingdernegi.org.tr [email protected]

Nedir Bu Sinsi Zulüm: Mobbing ?

Psikolojik yıldırma ya da İngilizce terimi olarak “Mobbing” Mob kelime kökünden gelmektedir. “Mob” ise yasal olmayan bir biçimde şiddet uygulayan “çete” anlamına da gelmektedir. Bir davranış ya da bir eylem olarak mobbing kelimesi kuşatma, saldırı, yıldırma, bazen topluca saldırma, rahatsız ve huzursuz etme, psikolojik şiddet ve sıkıntı vermek anlamına da gelmektedir. Dergimizin bu sayısında birinci bölümünü anlatacağım Mobbing konusu aslında oldukça geniş bir kavram olmakla birlikte, fazlasıyla sinsice ve gizlice de yapıldığı için hasarı büyük bir şiddet/saldırı türüdür. TDK ve Yargıtay’ın bazı kararlarında mobbing yerine “bezdiri” ifadesi kullanılmaktadır. Hadi gelin hep birlikte ilk kez ne zaman yasal zemin kazanmış bu sinsi Mobbing bir bakalım…1984 yılında İsveç’te ilk defa Mobbing kavramı “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” konulu bir raporun içeriğinde Çalışma Psikoloğu Dr. Heinz Leymann tarafından ortaya atılmıştır. Mobbing olabilmesi için bir ya da birden çok kişinin çoğunlukla tek bir bireye karşı sistematik (bakın burası önemli, sistematik ve düzenli olacak) bir şekilde düşmanca ya da ahlaki olmayan sözlü saldırı içeriği olan davranışları ve eylemleri içermesi gerekmektedir. Yapılan bu sistematik psikolojik saldırı sıklıkla tekrarlanmalı (en az haftada bir ya da bazen daha sık ya da düzenli aralıklarla). Yine en az 6 ay gibi bir belirli süreçte devam etmeli… Mobbing mağduru bireyde savunmasızlık, çaresizlik ve özgüvensizlik duygusunu çok yoğun ölçüde tetiklemektedir bu. Gelelim yasal zemine ne zaman kazandığına bu sinsi Mobbingin: İsveç’te 1993 yılında ‘İşyerinde Kişilerin Mağdur Edilmesi’ adlı kanunla da ilk kez yasal nitelik kazanmıştır. Dünyada durum böyle iken, Türkiye’de Mobbing 2000’li yılların başında bilimsel olarak araştırılmıştır. Ülkemizde ilk defa Psikiyatr Prof. Nevzat Tarhan, 2003 yılında yayınladığı “Psikolojik Savaş – Gri Propaganda” adlı kitabında mobbing konusuna değinmiştir. 2006 yılında ise Çalışma Psikoloğu Prof. Pınar Tınaz’ın “İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)” adlı kitabı yayınlanmıştır. Bu mevzu, 2011 yılında Türkiye’de “İşyerinde Psikolojik Tacizin Önlenmesi” Genelgesi ile hukuki sürece taşınmıştır.  Sosyoloji, psikoloji ve hukuk bilimi gibi farklı disiplinlerin odağına böyle giren iş yerinde olan ve çoğu zaman da görmezden gelinen, halının altına süpürülen Mobbing böyle bir yasal zemine geçmiştir ülkemizde. Türk Hukukunda yeri olan bu Mobbingin Ne gibi unsurları var, Aşamaları neler, Kimler uygular, Kimler mağdur gibi soruları aklınıza geldiğini duyar gibiyim…   Hadi devam edelim o zaman: Mobbing unsurları nedir? Mobbing iş yerinde gerçekleşmelidir. “Dikey Mobbing” yani üstler tarafından uygulanabileceği gibi, “Yatay Mobbing” eş konumdaki çalışanlar arasında uygulanabilir ya da “Dolaylı Mobbing” astlar tarafından üstlerine de gerçekleşebilir. Hedef alınan kişi diğer bir ifade ile mağduru pasifize etme, yıldırma, güçsüz düşürme, işten uzaklaştırma ve çalışmaz hale getirme amacında olur genellikle. Mağdurun kişiliğinde, kişilik itibarı ve onurunda, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkmalıdır. Kişiye yönelik olumsuz tutum ve davranışlar gizli veya açık olabilir. Burada şunu ifade etmek istiyorum ki gizli, şaka yollu ve alt metinler içeren en tehlikeli ve zarar verici halidir. Çünkü tespiti kolay olmayabilir. Nasıl bir ortamda mobbing zemin bulur derseniz? Hiyerarşik yapı, iletişim zayıflığı, suçlu arama, gücün kötüye kullanımı, adam kayırma, kişiye göre muamele olması, adil ve kuralların olmadığı ortam, takım çalışması azlığı, ilgi ve ihtiyaçların ihmal edilmesi, bencil kişilikler, kapalı kapı politikası, çatışma çözme yetersizliği, güvensizlik, sürekli eğitime önem vermeme, kıskançlık, empati eksikliği, bireysel başarısızlıklar, yetersizliklerini başkalarını çekiştirerek giderme ve bu durumun dedikodu denilen ve genellikle yanlı ve amaçlı yorumları içeren yanlış iletişim tarzı, etik değerlerin azalması, örgüt liderlerinin duygusal zekâdan yoksunluğu bu nedenler arasında bu zeminler sayılabilir. Mobbingin en fazla olduğu durumlar, aşırı iş yükünden kaynaklanan bunalım, çalışma ortamının demokratik olmayan niteliği ya da yapısı (kaos, belirsizlik) var olan liderlik biçimi, özellikle çoğul roller ile ortaya çıkan rol belirsizliği ve rol çatışması ile bağlantılı olduğuna dikkat çekilmiştir. Böyle bakıldığında Mobbingin sınıfsal bir özelliği olduğu gibi ırksal, etnik ve cinsiyete dayalı eşitsizlikleri içeren de bir süreç olduğu düşünülmelidir. Peki ya Mobbingin aşamaları var mı? Olmaz mı.. Tabi tüm mobbing mağdurlarında bu şekildedir demek çok doğru olmasa da genel olarak aşamalarının var olduğu söylenebilir: Türkiye’de 2013 yılında Mobbing Ölçeği ve Geçerlik Güvenlik Çalışmasını yapan iki önemli bilim insanın yayınladığı makalede bu aşamalara şu şekilde değinilmiştir: Kaynak: Ayşegül Laleoğlu ve Prof. Emine Özmete, 2013, Mobbing Ölçeği Geçerlik ve Güvenlik Çalışması. Kimler uygular (Mobbingci)? Özellikle bu alanda çalışan uzmanlara göre; genel olarak mobbing davranışlarını alışkanlık haline getirmiş olanlar aslında “bencil, kendini diğer insanlardan sürekli üstün gören bir tutum ve davranış sergiledikleri, korkak ve sinirli, daima güçlü olma isteği içinde olan, kötü niyetli ve hileli eylemlere başvurmaktan çekinmeyen, kendi yetersizliklerini hedef aldıkları kişinin kendince eksikleriyle ya da zor durumlarıyla eğlenerek yenmeye çalışan, ikiyüzlü, farklılıklara karşı aslında hoşgörülüymüş gibi ama hoşgörüsüz olan, aşırı denetleyici ve kıskanç kişilerdir”. “Bu kişilerin aynı zamanda tehdit altında iken yalnızca kendilerini düşündükleri, duygusal tepkiler sergileyen, bireyin sahip olduğu etnik dinsel vs. özelliklerini yıldırma için gerekçe sayan bir tutum sergiledikleri ifade edilmektedir.” Değerli okuyucular bunlar yapılan onlarca bilimsel araştırmanın sonucunda ortaya çıkan gerçekler ne yazık ki.. Kimler maruz kalır (Mobbing Mağduru)? Yine bu konuda yapılan çok sayıda araştırmaların sonucu; mağdur olanların da sıklıkla “zeki, yetenekli, adalet duygusu gelişmiş, çalışkan, işten kaçmayan, nitelikli, yaratıcı özellikler gösteren, farklı görüşlere alternatif yaklaşımlar geliştirebilen, girişken, kendilerini başkalarına beğendirme ihtiyacı içinde olmayan, başarılı ve başarıyı amaçlayan, son derece dürüst, güvenilir, işyerinde politik davranmayan, destekleyici iletişim tarzını kullanan kişiler” olduğunu göstermektedir. “İşlerini benimseyerek yapan, Meslek etiği ilke ve kurallarına uyan kişilerdir”. Bakın burası da çok çok önemli… Mobbingin Yarattığı Ruhsal ve Fiziksel Hasarlar Mobbing davranışı hem psikolojik hem de fiziksel rahatsızlıklara bir diğer ifadeyle sağlık sorunlara yol açmaktadır. Kritik tanımı mobbing, tetiklenmiş ve artmış ekstra sosyal stres kaynağıdır da denebilir. Mobbingin uygulama biçimi (açık açık mı, gizlice mi, şaka yollu mu, bireysel mi, topluca mı, toplum önünde mi yoksa yalnızken mi gibi), süresi, şiddeti vb. sebeplere bağlı olarak yarattığı ruhsal yaralar ve hasarlar değişkenlik göstermektedir. Ağlama krizleri, öfke, uyku sorunları, karamsarlık, sıkıntı, anksiyete belirtileri, özgüven kaybı, kendini güvende ve huzurlu hissetmeme, panik atak, travmaya bağlı akut stres bozukluğu ve depresyon gibi sorunlar görülebilmektedir. Özellikle ruhsal etkenlerin rol oynadığı psikosomatik hastalıklar (cilt hastalıkları, ağrı bozuklukları, konversiyon, hipertansiyon vs.) görülebilir. İş yerine, iş ortamına gidememe yani çalışmaz durumda olma, mobbingi hatırlatıcı en ufacık bir olay, kişi ya da durumda psikolojik olarak tetiklenme hali de yaşanabilmektedir. Eğer bu tür davranışların ağır şiddetli yaşanması durumunda mağdurun intiharına kadar sürükleyecek kadar acımasız bir yıldırmadır bu sinsi Mobbing… Devamını, bu konuda

Türkiye Yüzyılında Kadın ve Annelik

Kadın, toplumun temel taşıdır. Toplumun seviyesi ile kadınların seviyesi büyük benzerlik gösterir. Çünkü nesli kadın doğurur ve onun elinde şekillenir. Bu yüzden kadın yücedir ve toplumun temel taşıdır. Binada temel taş ne ise toplum için de kadın o dur. Oynatırsak binayı da toplumu da yıkarız. Binalar da toplumda sarsılmaya devam ediyor! Ülkemizin nüfusu duraklama dönemine girdi. 2100 yılında bile şu anki 85 milyon nüfus seviyesinde olacağı öngörülüyor! Bu büyük felaket anlamına geliyor. Çünkü nüfus yaşlanıyor ve genç istihdam, yaşlı nüfusu yani emeklileri beslemek zorundadır. Bu gidişle sosyal güvenlik sisteminin uzak olmayan bir gelecekte çökeceğini söylemek müneccimlik sayılmaz! Ülkeyi her bakımdan güçlendirmek ve kalkındırmak istiyorsak, kadını merkeze alıp önce onu güçlendirmek zorundayız. Bu cümle ile gözü seveyim derken gözü çıkartalım anlaşılmamalıdır. Zira 6284 sayılı yasa ile kadın beyanı esas alınarak eşlerin evinden uzaklaştırılmaları trajiktir. Bu cümle ile feministler kadına şiddeti ya da cinayetleri savunduğumuzu anlıyorsa akıllarıyla zoru var demektir.  Kadını her türlü şiddetten hatta cinsiyet ayrımı yapmaksızın her türlü canlıyı şiddetten koruyalım ve şiddete sıfır tolerans diyelim. Şiddet uygulayan eşi önce rehabilite edelim. Düzelmiyorsa seri bir şekilde sürüncemeye bırakmadan eşleri ayıralım ve kadının önce can güvenliğini sağlamalı ve ekonomik olarak (ev hanımları) koruma altına alınmalıdır. Özel ve kamu sektörlerinde çalışan kadınların mutlak surette “ev hanımı dahil” istediği yere nakli yapılmalıdır. Şiddet uygulayan eşi de cezasız bırakmayalım. Kadını eğitelim ki onlar da erkekleri eğitsin. Kutsal olan annelik vasfını özel olarak teşvik edelim ama ekonomik, sosyal statü başta olmak üzere her türlü pozitif ayrımcılığı yapalım. Bu destek ve pozitif ayrımcılıklar öncelikle ve özellikle ev hanımlarından başlanmalıdır. Ekonomik yoksunluk nedeniyle anneler çocuklarından, çocuklar da annelerinden ayrı kalmamalıdır. Aile geçinmeye çalışırken başkasına baktırmak zorunda bırakılan çocuklar, bebeklik çağlarından itibaren içine kapanık veya hırçın yetişebilmektedir. Bu travma hayatı boyunca genellikle farklı şekillerde devam etmektedir ve bu durum sağlıklı toplumun önündeki en büyük engellerden biridir. 7 Mayıs 2024 tarihinde Memur-Sen ve Hak-İş Konfederasyonları işbirliğiyle Memur-Sen’in ev sahipliğinde “Türkiye Yüzyılında Kadın Emeği Panel ve Çalıştayı” düzenlendi. Öğleden önce, “Çalışma hayatında ve Sendikal Alanda Kadınların Tarihsel Yeri ve Değişen Rolleri”, “Kadın Çalışanların Özelinde Karşılaştırmalı Mevzuat Uygulamaları” ve “Kadınlara Yönelik Politikalar Bağlamında Uluslararası Uygulama Örnekleri” Panelleri düzenlendi. Yukarıda yazdıklarım, öğleden sonra yapılan çalıştayın genel tartışma konuları olup ortak görüşleri içermektedir. “Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi, İş Barışının Sağlanması”, “İş, Aile ve Sosyal Yaşam Uyumu” ve “Mevzuat Uygulamaları, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklarında güzel ve faydalı tartışmalar yapılmıştır. Kadın çok dertli. Haklı da. Özel sektörde ücret farklılıkları, hamilelik ve doğumdan dolayı maruz kaldıkları baskılar; fiziksel, psikolojik/mobbing, ekonomik ve yeni şekli ile dijital baskı yani siber mobbinge maruz kalıyorlar. Kimi zaman kariyerlerine de engel olunuyor. Bizler de çözüm önerilerimizi haykırıyoruz. Sesimizi duydukları zaman çözüme ulaşırız diye umut ediyoruz. Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği’nin (MEYAD) Mobbinge İlişkin Çözüm Önerileri 1-Yapısal Düzenlemeler Her türlü atama, liyakat ve ehliyet esas alınarak adalet ilkesi ile yapılmalıdır. Kamu ve özel sektörde iş tanımları açık ve net olmalıdır. Kamu ve özel sektörde yükselme ölçütü; net, objektif ve adil olmalıdır. Yöneticiler, uzmanlıklarının yanı sıra insan yönetimi konusunda özel ve kapsamlı eğitimden geçirilmeli, yönetim anlayışı yerine “YÖNETİŞİM” anlayışı benimsenmelidir. Yöneticiler, teftiş ve denetimin yanı sıra bağımsız ve tarafsız denetim kurumlarınca denetime tabi tutulmalıdırlar (Ombudsmanlık Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi). 2-Eğitim ve Rehabilitasyon İşe girişte ve her beş yılda bir, oryantasyon ve yenileme eğitimleri kapsamında “Mobbing” eğitimleri zorunlu olmalıdır. Mobbing mağdurları ve ailelerine rehabilitasyon desteği sağlanmalıdır. 3-Şikâyet Mekanizması İşveren ve çalışanlar için etkin, hızlı ve adil şikâyet mekanizması oluşturulmalıdır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca, işin uzmanı tarafından objektif, adil ve hızlı incelenmeli ve sonuçlandırmalıdır. 4-Ödüllendirme Mobbing şikâyeti gelmeyen ya da Mobbing ile mücadelede etkin önlemler alan, örnek olan kurumlara ve kurum yöneticilerine ödül verilerek, Mobbing’ siz Kurum Bayrağı verilmeli ya da “İyi Uygulama Örneği” ile ek teşvikler verilerek olayın önemi vurgulanmalıdır. 5-Yasal Düzenlemeler 4857 Sayılı İş Kanunu ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda caydırıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Türk Ceza Kanunu kapsamına alınarak hapis cezası öngörülmelidir. MOBBİNG YASASI çıkarılmalıdır. 6-Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Kamu (Düzenleyici ve Denetleyici), sorunun çözümüne yönelik “MEYAD” gibi “Bilimsel ve Teknik” sivil toplum kuruluşları ile etkin işbirliği yapılmalıdır. Hayat var oldukça sorunlar da günün şartlarına göre değişken olarak var olmaya devam edecektir. Sihirli cümle şudur; sorunun merkezi neresiyse çözümün de merkezi orasıdır. Yani sorun bizim ise kendi kültürümüze, inanç değerlerimize ve isteklerimize göre tartışma sonucu, vardığımız çözümümüzdür. İthal düzenlemeler ile çözüm olmadı, olmuyor, olmayacak!… İsmail AKGÜN Eğitimci-Yazar Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği Genel Başkanı

İttifak Gazetesi Röportajından; Sayfa 2

Sayfa 2 Mobbing; işyerinde meydana gelen, bir ya da birkaç çalışanın başka bir ya da birkaç çalışana uyguladığı düşmanca tutum ve davranışlardır. Burada amaç, hedefteki mağdurun çaresiz hale getirilip, işyeriyle bağının kesilmesini sağlamaktır. Burada esas dikkat edilmesi gereken konu, davranışların tekrarlanır ve devamlılık gösterir nitelikler taşımasıdır. Eğitimci uzman, mobbing bilirkişisi İsmail Akgün ile mobbinge dair söyleşimizin ikinci bölümün siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz: M. Hülya Günay: MEYAD kuruluş öyküsü, faaliyetleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? İsmail Akgün: ÇSGB/ ÇASGEM’de bir projede görev yaparken “mobbing” kavramı ile tanıştım. Araştırmaya başladım ve çalışanların korkulu rüyası, sonradan vebası olarak tanımladığım olgu olduğunu gördüm. Bu veba ile mücadele ve toplumsal bilinçlenme amacıyla kamu adına 23 Mayıs 2012 tarihinde ulusal çapta “1. Çalışma Hayatında Psikolojik Taciz (Mobbing) Panel ve Çalıştayı” projesini yaptım ve uyguladık. Alanda çalışan ve alana yakın birçok kişi ile tanışma fırsatı buldum. Sivil toplum alanında da etkin hizmetler yapmamız gerektiğine arkadaşlarımızla karar verdik ve görüşmeler sonucunda 12.05.2015 tarihinde “Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği (MEYAD)” kurduk. MEYAD, kurulduğu günden bu güne kadar çok sayıda faaliyet yaptı. İzninizle belli başlı bazı çalışmalarımızı arz edeyim. MEYAD AKADEMİ: 15 günde bir dernek merkezinde alanında öne çıkmış, uzmanlaşmış kişileri davet ederek “çalışma hayatı” üst başlığında yüz yüze eğitimler verdik ve devam ediyoruz. Pandemi ile birlikte teknolojik imkânları kullanarak uzaktan eğitim modeline geçtik. Sloganımız şudur; “herkese ve herkesime”. MEYAD Akademi Dergisi: 5. Yılına giren dergimiz hakemli ve akademik bir dergidir. Bugüne kadar yılda 2 sayı ile “çalışma hayatı” üst başlığında hizmet eden dergimiz 2024 yılından itibaren yılda 3 sayı ile bilim dünyasına ve yönetim otoritelerine destek olmaya çalışmaktadır. MEYAD BÜLTEN: Yılda bir tüm faaliyetlerimizin yanı sıra üyelerimiz öncelikli olmak üzere alanda belli birikime sahip kişilerin yazı, şiir, hikaye, karikatür, resim gibi eserlere yer vererek çalışma hayatına katkı vermeye devam etmektedir. 2024 yılı Ocak ayı itibariyle 4. Sayı büyük bir emek ve onurla yayım hayatına sunulmuştur. MEYAD Temsilcilikler: MEYAD kurulduğu günden bu yana temkinli ve emin adımlarla büyümeye devam etmektedir. Ülkemizin hemen her ilinde üyelerimiz bulunmaktadır. Üyelerimizin yoğunlaştığı ve çalışma hayatının güçlü illerinde öncelikli olarak temsilcilikler kurduk, devam ediyoruz. Bunlar; Merkez Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Düzce ve Kırıkkale illeridir. Her temsilcilikte mobbing başta olmak üzere çalışma hayatı ile ilgili konferans, kurum ve kuruluş ziyaretlerimiz ile gerekli tanıtım ve bilgilendirmelerde bulunduk, devam ediyoruz. MEYAD KAMU SPOTLARI: Bir AB projesi kapsamında mobbingin doğru bilinmesi ve mücadele edilebilmesi için 5 tane kamu spotunu hazırlayarak sosyal medya ve web sayfamızda yayımlayarak “insan ve ülke odaklı” bakışımızın bir yansıması olarak hizmete sunduk. Bunlar: 1. Mobbing Nedir, Ne Değildir? (2,04 dk) 2. Ulusal ve Uluslararası Yasal Haklarımız. (3,42 dk) 3. Teknolojik Yıldırma veya Siber Mobbing. (2,37 dk) 4. Mücadele, İspat ve Şikayet Mekanizmaları. (3,22 dk) 5. Çözüm Önerileri. (2,46 dk) MEYAD MEDYA Toplumun mobbing vebası hakkında doğru bilgilenmesi için ulusal ve mahalli tv programları, ulusal ajanslara demeçler, gazete, dergi ve dijital platformlar aracılığıyla söyleşiler ve radyo programları yaptık. Mobbing konusunu Türkiye’ye öğrettiğimizi gururla ifade edebilirim. MEYAD ÜNİVERSİTELER MEYAD olarak sorunun bilimsel olarak irdelenmesi amacıyla birçok üniversite ile ortak çalışmalar yaptık, devam ediyoruz. Bunlar; İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmalar Merkezi ile İstanbul’da ortak konferans düzenledik. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Sempozyum, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Sempozyum, Hacettepe Üniversitesi Öğrencileri ile Panel, Malatya Turgut Özal Üniversitesi ile Panel, Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile “Uluslararası Şiddet ve Şiddeti Önleme Kongresi” gibi pek çok akademik çalışmalar yaptık, devam ediyoruz. M. Hülya Günay: MEYAD sloganı nedir? İsmail Akgün: “Toplumsal bilinçlenme, toplumsal uzlaşı ve çalışma hayatına katkı için çalışıyoruz” ana sloganımızdır. Ayrıca “insan ve ülke”, “herkese ve her kesime”, “huzurlu, verimli ve kaliteli işler için insana yaraşır işyerleri” sloganlarını da kullanmaktayız. Özellikle herkese ve her kesime demekteki maksadımız siyasi değil, bilimsel ve teknik bir dernek olduğumuzun ilanı içindir. M. Hülya Günay: Mobbing konusuna yoğunlaşan, dernek çatısı altında kurumsallaştıran bir uzman olarak mobbing olgusuna ilişkin çözüm önerilerinizden bahseder misiniz? İsmail Akgün: Öncelikle bir sorun varsa bataklığı kurutmadan pansuman tedavinin asla çözüm olmayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Biz çözüm için ulusal ve uluslararası düzenlemeler aramakla birlikte aslında ULUSAL ÇÖZÜM yolarını ısrarla ve önemle savunuyoruz. Çünkü Batı, çözümü kendi değerleri üzerine kurmaktadır. Bu değerler bizim değerlerimizle çoğu kez uyuşmamaktadır. Ayrıca Batı, kendisi için insan haklarını önemsemektedir. Söz konusu başkası olunca umursamaz bir tutum sergilemekte ve hatta bazen haklı bile görebilmektedir. Bu nedenle çözüm önerilerimizi şu şekilde arz etmek isterim; 1-Yapısal Düzenlemeler Her türlü atama, liyakat ve ehliyet esas alınarak adalet ilkesi ile yapılmalıdır. İş tanımları açık ve net olmalıdır. Kamu ve özel sektörde yükselme kriterleri net, objektif ve adil olmalıdır. Yöneticiler, uzmanlıklarının yanı sıra “insan yönetimi” konusunda özel ve kapsamlı eğitimden geçirilmeli, yönetim anlayışı yerine “Yönetişim” anlayışını benimsemelidir. Yöneticiler, teftiş ve denetimin yanı sıra bağımsız denetim kurumlarınca denetime tabi tutulmalıdırlar (Ombudsmanlık Kurumu, Türkiye Eşitlik ve İnsan Hakları Kurumu gibi). 2-Eğitim ve Rehabilitasyon İşe girişte ve her beş yılda bir, oryantasyon eğitimleri kapsamında «Mobbing» eğitimleri zorunlu olmalıdır. Mobbing mağdurları ve ailelerine rehabilitasyon desteği sağlanmalıdır. 3-Şikâyet Mekanizması Tarafsızlık ilkesi gereğince şikâyetler, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca, işin uzmanları tarafından objektif, adil ve hızlı incelenerek sonuçlandırılmalıdır. 4-Ödüllendirme Mobbing şikâyeti gelmeyen kurum yöneticisine ödül verilerek, MOBBİNGSİZ KURUM bayrağı vb. sistem ile olayın önemi vurgulanmalıdır. 5-Yasal Düzenlemeler 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 4857 Sayılı İş Kanunu’nda caydırıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yapılacak düzenleme ile “mobbing suçları” için hapis cezası öngörülmelidir. MOBBİNG Yasası çıkarılmalıdır. 6-Sivil Toplum Kuruluşları Kamu ve özel sektör, sorunun çözümüne yönelik MEYAD gibi “Bilimsel ve Teknik” kuruluşlarla (STK) etkin işbirliği yapılmalıdır. Yazının Devamı Sayfa 3 için tıklayınız.

Scroll to Top