MOBBİNG

Sessiz Çığlıklara Ses Olduk: Akdeniz Haber Gazetesi’nde Haber Olduk

Sessiz Çığlıklara Ses Olduk: Mobbing’e Karşı Farkındalık Yolculuğumuzda, Akdeniz Haber Gazetesi’nde Haber Olduk “Değerli Akdeniz Haber Gazetesi okurları ve çalışanları, ‘Mobbing İnsan Hakları İhlalidir’ başlıklı yazımıza gösterdiğiniz ilgi ve desteğe içtenlikle teşekkür ederim. Bu önemli konuyu gündeme taşıma fırsatı verdiğiniz için Akdeniz Haber Gazetesi’ne minnettarım. Mobbing, iş yerlerinde sessizce süregelen bir yaradır. İstatistikler, her 3 çalışandan en az bir kişinin kariyeri boyunca mobbinge maruz kaldığını gösteriyor. Bu yazı ile amacımız: Mobbing mağdurlarına ‘Yalnız değilsiniz‘ mesajı vermek İşverenleri ve çalışanları bu konuda bilinçlendirmek Mobbingle mücadele yöntemlerini paylaşmak Yasal haklar konusunda farkındalık oluşturmak Unutmayalım ki, sağlıklı bir iş ortamı herkesin hakkıdır. Mobbingle mücadele, hepimizin ortak sorumluluğudur. Konuya gösterdiğiniz hassasiyet için tekrar teşekkür eder, mobbing ile mücadelede el ele vermeye devam etmeyi dilerim. Saygılarımla İsmail AKGÜN Eğitimci-Yazar, Mobbing Uzmanı MEYAD Genel Başkanı [email protected]   Mobbing ile ilgili daha fazla bilgi ve destek için iletişim sayfamızdan adresinden bize ulaşabilirsiniz.” E-posta : [email protected]

İttifak Gazetesi Röportajından; Sayfa 3

Mobbing; işyerinde meydana gelen, bir ya da birkaç çalışanın başka bir ya da birkaç çalışana uyguladığı düşmanca tutum ve davranışlardır. Burada amaç, hedefteki mağdurun çaresiz hale getirilip, işyeriyle bağının kesilmesini sağlamaktır. Burada esas dikkat edilmesi gereken konu, davranışların tekrarlanır ve devamlılı k gösterir nitelikler taşımasıdır. Eğitimci uzman, mobbing bilirkişisi İsmail Akgün ile mobbinge dair söyleşimizin üçüncü ve son bölümünü siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz: Teknoloji çok gelişti. Pandemi nedeniyle uzaktan çalışma modeliyle tanıştık. Bu durumda ilk defa sizin tanımladığınız SİBER MOBBİNG diye bir kavram var. Nedir, açıklar mısınız? İsmail Akgün: Teknolojinin gelişmesi ile suçlarda da değişiklik oldu. Web siteleri, sosyal medya, e-mail vb. araçlar çalışma hayatında ve bireysel yaşam alanında kullanılmaktadır. Bu kimi zaman karalama ve hatta yok etmeye kadar gidebilmektedir. Yaptığımız çalışmalar ile mobbingin teknolojik halini tanımladık ve isimlendirdik. “Teknolojik yıldırma veya siber mobbing” diye adlandırdıkve tanımını da şu şekilde yaptık; “İş yaşamıyla ilgili ve teknolojik araçlarla, plânlı olarak, kişi ya da kişilere veya işletmelere yönelik gerçekleştirilen; hakaret, incitici, karalayıcı, ayrımcı gibi olumsuz söz ve görsellerle paylaşımda bulunarak, mağdur ya da mağdurları yıldırma, etkisizleştirme, itibarsızlaştırma veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; marka veya kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren, kötü niyetli ve olumsuz paylaşımlardır.”(Akgün,İ, Teknolojik Yıldırma Yahut Siber Mobbing, Anadolu Gazetesi 07.12.2020; Tüm Yönleriyle Mobbing ve Siber Mobbing, Gülnar Yayınları, 2021) Yazı ve kitaplarınızda özlü sözlere, hikâyeler, örnek olaylara sıklıkla yer veriyorsunuz. “TÜM YÖNLERİYLE MOBBİNG VE SİBER MOBBİNG” kitabınızda da var. Gazali’nin bir sözüne yer vermişsiniz… ”Layık olmadan makam sahibi olanlar, astlarını ısırıp üstlerine kuyruk sallarlar.” Bu sözü liyakat ve ehliyet kavramı açısından değerlendirebilir misiniz? Ayrıca kitabınızın içeriği ve amacı hakkında bize bilgi verirseniz mutlu oluruz… Efendim biz ülkemizin ve milletimizin aşığı insanlarız. Ülkemiz, tarih boyunca zor dönemlerden geçmiş ve geçmeye devam etmektedir. Bu sorunlardan az zararla kurtulmasının temel yolu birlik ve beraberlik, kalkınmışlık, kaliteli üretim ve insan gücüdür. Bu nedenlerle yazılarımda ve kitaplarımda “liyakat, ehliyet, emanet ve adalet” kavramlarını sıklıkla kullanmaktayım. Olay ve olguları özlü sözlerle açıklamak kanaatimce daha etkili olduğu için özellikle yer vermekteyim. Ülkemiz istenilen yerde ne yazık ki değildir. Temel nedenlerden biri de “nepotizm” sorunudur. Yani kayırmacılık demek istiyorum. Oysa liyakat ve ehliyet kavramına göre kayırmacılık yapılamaz. Yapılacak olan işi, idareyi kim daha iyi yapabilecekse, yöneticilikte lider özellikli ve hakkaniyetli ise onun yapması gerekir. Tüm Yönleriyle Mobbing ve Siber Mobbing kitabım, alanındaki en iddialı kitaptır. 464 sayfa ve 13 ana bölümden oluşmaktadır. Mobbing ile ilgili hemen her şey, kök nedenler, ülkemiz ve gelişmiş ülkeler ile uluslararası kuruluşların bakışı ve düzenlemeleri, eğitim, anket, iletişim, propaganda, küresel yıldırma, mücadele, yargı kararları, çalışma hayatında bazı deney ve sendromlar gibi pek çok bölümden oluşmaktadır. Kuşkusuz bilimsel ve teknik bir yayın olduğu için bir başucu kitabı demek daha doğru olur. Bu eser ile bilgi ve tecrübelerimi topluma kazandırmak, mobbing vebasına kalıcı bir çözüm olması amacıyla kamuoyunun bilgi ve takdirine sunmaktan onur duyuyorum. M. Hülya Günay: Ülkemizde mobbing ile ilgili yasal düzenlemelerden bahseder misiniz? İsmail Akgün: Mobbing konusunu 2011 yılından bu yana dert edindim. Arkadaşlarımla beraber her platformda mücadele ediyoruz ve önemli bir yol aldık. Mobbing artık biliniyor. Yasal bazı düzenlemeler ve emsal yargı kararları da bulunmaktadır. Tüm bunlar sevindirici olmakla birlikte ne yazık ki yetersiz kalmaktadır. Çünkü ülkemizin temel yasaları olan 4857 Sayılı İş Kanunu ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunlarında herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu da önemli bir engel olarak karşımızda durmaktadır. Bu yasalarda mobbingin yer alması veya başlı başına bir MOBBİNG YASASI hazırlanarak soruna etkili çözüm bulunmasını arzu ediyoruz. Buna yönelik lobicilik anlamında çalışma ve ziyaretlerimiz artarak devam etmektedir. M. Hülya Günay: Filistin’in genelinde ve özellikle Gazze’de bir soykırım yapılıyor. Bu dramı bir mobbing uzmanı olarak değerlendirebilir misiniz? İsmail Akgün: Üzülerek belirtmeliyim ki hegemon güçler kendileri dışındaki kimseyi adeta insan olarak görmüyorlar. Onlara ait her şeyi kendi mallarıymış gibi algılamakla kalmayıp, uygulamaktadırlar. Afrika asırlardır köleleştirilerek sömürülüyor Doğu Türkistan’da Çin zulmü ve asimilasyonu ayyuka çıkmış durumda. Keşmir ve Hindistan’daki Müslümanlar keyfi bir şekilde katlediliyor. Bosna Hersek’te BM adına görev yapan Hollanda askerlerinin gözü önünde binlerce Boşnak katledildi. Filistin’e dünyanın en acımasız ve en büyük propaganda yoluyla algı yönetimini yapan Siyonistler tarafından; 1917, 1946, 1967 yılları başta olmak üzere aralıksız olarak soykırım uygulanmaktadır. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de hiçbir canlı kalmayacak şekilde ABD, İngiltere, Fransa, Hindistan ve diğer birçok ülkenin desteğiyle katliam yapılmaktadır. Yasak olan bombardımanlara rağmen nefes alan her canlıyı da açlık, susuzluk, hastalık ve soğukta bırakmak suretiyle öldürmeye devam ediyorlar. Öyle ki mezarlıkları bile talan ediyorlar. Batı diye hayran bırakılan medeniyet(!) ise ya destek veriyor ya da ne güzel diyerek alkış tutuyor! Bu gerçeklerden hareketle “küresel yıldırma” diye bir kavram geliştirip aşağıdaki tanımı yaparak aklıselim insanların bilgi ve takdirine sunuyoruz. “Güçlü ülke ya da ülkelerin, güçsüz ülke ya da ülkelere diz çöktürmek ya da sömürmek amacıyla, küresel yıldırma politikalarıyla belirli bir süre ve sistematik biçimde her türlü baskıyı uygulayarak; yıldırma, pasifize etme (yalnızlaştırma) ve zarar verici davranış veya uygulamalarla ele geçirme ya da saf dışı etme eylemidir..” (Akgün,İ, Gürhan,N, Hegemon Devletlerin Küresel Yıldırma Politikaları, www. kafkassam. com, 05.11.2020) M. Hülya Günay: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz, son olarak eklemek istedikleriniz… İsmail Akgün: Çok teşekkür ederim. Mobbingsiz çalışma hayatı için herkesi MEYAD’a destek olmaya davet ediyorum.

İttifak Gazetesi Röportajından; İsmail Akgün: “Mobbingten söz edebilmemiz için işyeri ve işyeri ile bağlantılı olması gerekiyor” (1)

“Mobbing” Türkçe ’de “yıldırma, bezdirme, psikolojik taciz” olarak tanımlanır. Eğitimci uzman, mobbing bilirkişisi İsmail Akgün ile mobbinge dair söyleşimizi ilk bölümü ile siz değerli okurlarımızın I ilgilerine sunuyoruz: “Mobbing” terimi İngilizce “to mob” fiilinden türetilmiştir ve “düzensiz, kaba kalabalık, suçlu güruhu” anlamına gelmektedir. Türkçe ’de “yıldırma, bezdirme, psikolojik taciz” olarak tanımlanır. Mobbing terimi ilk kez, Alman bir etolog olan Lorenz tarafından, hayvan grup davranışlarını tanımlamak için kullanılmıştır. Stockholm Üniversitesi’nde profesör olan Leymann, iş yerlerindeki benzer davranışları nitelemek için aynı terimi kullandığında terim günümüzde anladığımız ve dile getirdiğimiz anlamına kavuşmuştur. Leymann, ilk kez 1984’te İsveç’te “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” konulu bir raporla kavramı meşrulaştırmış; 1993’te İsveç’te çıkarılan “İşyerinde Kişilerin Mağdur Edilmesi” adlı kanunla da kavram ilk kez yasal nitelik kazanmıştır. Mobbing; işyerinde meydana gelen, bir ya da birkaç çalışanın başka bir ya da birkaç çalışana uyguladığı düşmanca tutum ve davranışlardır. Burada amaç, hedefteki mağdurun çaresiz hale getirilip, işyeriyle bağının kesilmesini sağlamaktır. Burada esas dikkat edilmesi gereken konu, davranışların tekrarlanır ve devamlılık gösterir nitelikler taşımasıdır. Eğitimci uzman, mobbing bilirkişisi İsmail Akgün ile mobbinge dair söyleşimizi siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz: M. Hülya Günay: Efendim sizi tanıyarak başlayabilir miyiz, İsmail Akgün kimdir? İsmail Akgün: 1970 Adıyaman doğumludur. İlkokulu köyünde okuduktan sonra devlet parasız yatılı okulu sınavını kazanarak Ankara Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi’nde ortaokul ve lise öğrenimini yapmış, ardından sınıf öğretmenliği, Türkçe Ö ğ r e t – menliği b ö l ü – m ü n ü tamamladıktan s o n r a y u r d u n değişik yerlerinde öğretmen olarak görev yapmıştır. Bu sırada “uzman öğretmen” ve “bilgisayar formatör öğretmen” unvanlarını da almıştır. Bu süre içerisinde 15 yıl öğretmenlik, 4 yıl kadar sosyal hizmetler il müdürü olarak görev yapmıştır. Halen ÇSGB’de uzman olarak görev yapmakta ve “İşletme Yönetim ve Organizasyon” alanında yüksek lisans yapmıştır. Bu sırada mobbing üzerine önemli çalışmalar yaparak “mobbing uzmanı” olmuş, çalışmalarına devam etmektedir. Mobbing nedir, iş hayatının içinde ne zamandan itibaren bilinir olmaya başladı? ÇSGB öncülüğünde ve ilgili kamu kuruluşlarıyla (TİHEK ÇASGEM), sendikalarla birlikte (Türk-İş, Hak-İş, Disk, Memur-Sen, KamuSen, Kesk, Tisk) yaptığımız çalışmalar sonucu ortak bir mobbing tanımını 2012-2013 yıllarında yaptık. Buna göre; “İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünüdür”(Komisyon, İ.P.T.B.Rehberi,ÇASGEM Yayınları, 2013; AKGÜN,İ.,Tüm Yönleriyle Mobbing ve Siber Mobbing, Gülnar Yayınları, 2021). Mobbing, 2012 yılında yaptığımız çalışmalar ile duyulmaya başladı ancak, 2013 yılında farklı sendikalarla yaptığımız eğitim projeleriyle birlikte ülke çapında bilinirlik kazanmaya başladı. Her faaliyetimizle ne denli bir veba olduğu hakkında fikir sahibi olanlar çoğalmaya başladı. Yaptığımız çalışmalarla günümüzde hemen herkes mobbing hakkında genel olarak bilgi sahibi olduğunu söyleyebiliriz. M. Hülya Günay: Sağlıkta şiddet başta olmak üzere, aile içi şiddet, eğitimde şiddet, şiddet ve mobbing bağlantısı var mıdır? İsmail Akgün: Öncelikle mobbingten söz edebilmemiz için işyeri ve işyeri ile bağlantılı olması gerekiyor. Yani evdeki şiddet işyeri ile ilintili değilse mobbing olarak değerlendirilemez ve ona aile içi şiddet denir. Sağlıkta, eğitimde veya çalışma hayatında şiddet olarak kastımız fiziksel şiddet ise mobbing olarak değerlendirilemez. Ona direkt şiddet denmesi daha doğru olur. Şayet kast edilen sözel, davranışsal, psikolojik veya mobbing kaynaklı ise mobbingle ilişkilendirmek doğru olur. Şöyle bir örnekle açıklayalım: Amiri ya da çalışma arkadaşı tarafından yıldırmaya (mobbinge) maruz kalan çalışan bir süre sonra patlama noktasına gelerek fiziksel şiddet şeklinde tepki verebilir. Bu açıdan bakıldığında bağlantılıdır diyebiliriz. Bu nedenle şiddet üst başlığında değerlendirme ve çalışmalara ağırlık veriyoruz. 2021 yılında MEYAD & Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi İşbirliğiyle “Uluslararası Şiddet ve Şiddeti Önleme Kongresi” düzenledik. M. Hülya Günay: Bir çalışan mobbinge maruz kaldığını nasıl anlar, mobbing davranışları nelerdir? İsmail Akgün: Çalışan; işyerinde yok sayılıyor, ötekileştiriliyor, yaptığı işler karalama amacıyla veya küçümsenme amacıyla sorgulanıyorsa, kendisini ifade etmesi engelleniyorsa, sosyal ilişkilerine saldırılar yapılıyorsa, itibarına saldırılar yapılıyorsa, yaşam kalitesi ve sağlığına yönelik saldırılar yapılıyorsa mobbinge maruz kalıyor demektir. Kuşkusuz burada süre çok önemlidir. Yani bir kez yapılan davranışlar mobbing davranışı olsa dahi mobbing yapılmaktadır diye değerlendirilemez. Belirli bir süre (15 günden 1,5 yıla kadar sürelerdir. Etki durumuna göre ve sıklık dercesine göre değerlendirilir) ve zarar verme amaçlı olmalıdır. M o b b i n g olarak değerlendirilecek bazı davranışlar şunlardır: Dil, din, mezhep, siyasi görüş, etnik köken, fiziksel görünüm gibi davranışlar nedeniyle ayrımcılığa tâbȋ tutma, ötekileştirme, aşağılama, kendisini ve/veya yaptığı işi yok sayma, aşırı iş verme, hiç iş vermeme, mesleğine uygun olmayan iş verme, hata arama, iş ile ilgili düşünceye engel koyma, iletişimi engelleme, dedikodu, iftira, hakaret, tehdit gibi davranışlar başlıca mobbing davranışlarıdır. M. Hülya Günay: Mobbinge maruz kalan bir kişi ne yapabilir, izleyebileceği yol hakkında bilgi paylaşabilir misiniz? İsmail Akgün: Mobbing mağdurları öncelikle kendi işyerlerinde haklarını aramalıdır. Kendisine mobbing yapanın bir üstü kim ise ona başvurmalı veya işçi ise insan kaynakları (İK) birimine müracaat etmelidir. İşçiler; kurumu, ALO 170, Çalışma ve İşkur müdürlükleri, Ombudsmanlık Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu(TİHEK), CİMER ve İş Mahkemeleri ile tazminat amaçlı ise Sulh Hukuk Mahkemelerine müracaat edebilir. Memur ise, kurumuna silsile yoluyla (amirden üst amirlere sırayla) Ombudsmanlık, TİHEK, CİMER, İdare Mahkemeleri ile tazminat amaçlı ise Sulh Hukuk Mahkemelerine müracaat edebilir. n M. Hülya Günay: Siz aynı zamanda “mobbing bilirkişisisiniz.” Neye göre “mobbing ya da mobbing değildir” tanısı koyuyorsunuz? Bu soru çok anlamlı. Çünkü her davranışa mobbing denmeye başlandı. Bu da sorunu asıl amacından ne yazık ki saptırmaktadır. Biz tanı koyarken özellikle mobbing ile ilgili öğretide yer alan parametreleri kuşkusuz dikkate alıyoruz. Titiz bir değerlendirme gerekir ve mutlak surette alana hâkim olmak gerekir ve objektif karar verilmelidir. Parametreler: İş Ortamı, Sıklık, Süre, Davranış Tarzları (Leymann 45 davranışı), Taraflar Arasında Düzeysel Eşitsizlik, Birbirini İzleyen Evrelerde Gelişme (Çatışma, damgalanma, kurumun sürece dahil olması ve patlama) Zalimce Niyet (Tınaz, 2008, Akgün,2015;2021) M. Hülya Günay: MEYAD kuruluş öyküsü, faaliyetleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? İsmail Akgün: ÇSGB/ÇASGEM’de bir projede görev yaparken “mobbing” kavramı ile tanıştım. Araştırmaya başladım ve çalışanların korkulu rüyası, sonradan vebası olarak tanımladığım olgu olduğunu gördüm. Bu veba ile mücadele ve toplumsal bilinçlenme amacıyla kamu adına 23 Mayıs 2012 tarihinde ulusal çapta “1.

Yeni Seçilen Milletvekillerimizi Ziyaret Ettik

MEYAD olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeni seçilen milletvekilimize hayırlı olsun ziyaretinde bulunuyoruz. Ziyarette MEYAD BÜLTEN takdim edilip MEYAD VE MOBBİNG konusunda duyarlılık ve lobicilik faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda “TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na yeni seçilen Sn. Mustafa Alkayış ve Sn. Abdurrahman Tutdere ziyaret edilerek MOBBİNG ve mağdurların yaşadıkları anlatıldı. Bu sorunun çözümü için MEYAD’ın çözüm önerileri arz edildi. En önemli maddelerinden biri olarak çıkmasını istediğimiz” MOBBİNG YASASI” üzerinde duruldu. İnsan ve ülke için çalışma hayatı, şiddet ve mobbing alanlarında işbirliği içinde çalışma konusunda görüş birliğine varıldı.  

Scroll to Top