TÜRK SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ İÇERİSİNDE MALÛLLÜK HAKKI

Özet:

Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlet olarak belirlenmiştir. Sosyal devlet İlkesi vatandaşlarına asgari bir yaşam düzeyi sağlamaya çalışan, sosyal güvenliği temin eden bir devlet anlayışıdır. Anayasal düzenlemeler ışığında sosyal devlet anlayışının esasları doğrultusunda sosyal güvenlik olgusu gelişmiştir. Bireylerin sosyal güvenliklerinin teminat altına alınması, sosyal devlet olma ilkesinin gerekliliğidir. Her kesimi ilgilendiren ve toplumun tamamı tarafından yararlanılması sağlanarak Anayasal güvence altına alınan Sosyal Güvenlik Hakları devlet erki tarafından yapılmaktadır. Genel olarak sosyal güvenlik; sosyal güvenlik sağlayan kurumlar aracılığıyla kişilerin gelirleri ne olursa olsun, meydana gelebilecek risklere karşı, kişilerin ve ailelerinin uğradıkları veya uğrayacakları gelir kayıpları ve gider artışlarını azaltarak, kişileri toplumdaki diğer insanlara muhtaç etmeden onlara asgari bir hayat standardı sağlanmasına imkân sağlayan bir sistemdir. Bu sistemin temeli,  yasalara uygun, çalışanın hakkının korunduğu, işverenin kendini güvende hissettiği kayıtlı bir istihdam şeklinin oluşturularak uygulanmasını sağlamaktır. Bu sistem içerisinde bir mesleki veya sosyal risk yüzünden geliri veya kazancı kesintiye uğramış kimselerin başkasına ihtiyaç duymaksızın, geçinmesini ve yaşaması için gerekli ihtiyaçlarını gidermeyi hedefleyen bir takım haklar tanınması sağlamıştır. Bu haklar arasında sigortalıların çalışma esnasında;  iş kazası geçirme sebepleri, kaza oranlarında  artış olup olmadığı gibi kazaya bağlı durumlar ile hem çalışma esnasında hem de çalışma tamamlandıktan sonra ortaya çıkan mesleklerinin çalışma koşullarına bağlı olarak oluşan hastalıklara yakalanmaları ve bu hastalıkların diğer meslek gruplarındaki oranı, yine çalışma süresince yaşın ilerlemesi sonucu oluşan fiziksel rahatsızlıkların çalışma yaşamlarını sürdüremeyecek duruma gelme halleri gibi nedenlerle, sigortalının sigortalılık süresindeki verimini düşüren verim düşüşüne bağlı olarak gelir azalması ve yaşanan rahatsızlıklar nedeniyle gider artışlarına yol açması sonucu ortaya çıkan sigortalılık, maluliyet sigortalılığı olarak yasalarda yerini almıştır.

Bu çalışma ile; sigortalılık süresinde herhangi bir hastalık ve kaza sonucu oluşan bir takım fiziksel ve ruhsal kısıtlamalara sebep veren ve çalışamayacak duruma gelerek malûl olduğu iddiasında bulunan sigortalılara ve çalışmayı sürdüren ancak çalışma süresince oluşabileceği düşünülen malûliyet halleri durumunda sigortalılara sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirme amacı güdülmektedir. Malûlen emeklilik hakkının hangi hallerde tanındığı, şartları, süreci ve hedefi belirtilerek toplumsal önemi vurgulanmak istenmektedir.


Anahtar kelimeler
: Malûl, sigortalılık, iş kazası, meslek hastalığı

 

1-Giriş

 

Çalışma hayatında her an karşılaşabileceğimiz sigortalıların hayatında olumsuz etkilere sebep olan malûl olma durumu bireysel olduğu kadar sosyal etkileri olan toplumun genelini ilgilendiren bir sorundur. Malûl olma durumuna bağlı olarak ortaya çıkan hak malûl aylığı hakkı olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca bu aylık ödenmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu 2018 faaliyet raporundaki verilere göre; 2017 yılında; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılardan malûl olanların sayısı 75.978 kişi, 4. Maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılardan malul olanların sayısı 21.766 kişi, 4. Maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılardan malûl olanların sayısı 25.750 kişi olmak üzere toplam olarak 123.494 kişi malûl aylığı almaktadır. Yine 2018 yılında;  4. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı malûl sayısı 76.554 kişi, 4. Maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı malul sayısı 22.166 kişi , 4. Maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalı malûl sayısı 26.216 kişi olmak üzere toplam  124.936 kişi malûl aylığı almaktadır. Ayrıca 4. Maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılar için Vazife malûlü oranları ise; 2017 yılı için 12.934 kişi iken 2018 yılında 13.504 kişi olarak bildirilmiştir.(1)  Sosyal Güvenlik Kurumu 2019 Faaliyet raporundaki verilere göre ise;  2019 yılında, 4. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı malûl sayısı 77.752 kişi, 4. Maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı malûl sayısı 22.542 kişi, 4. Maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalı malûl sayısı 26.653 kişi olmak üzere toplam 126.947 kişi malûl aylığı almaktadır. 4. Maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılar için vazife Malûlü olanlar ise; 2019 yılında 14.039 kişi olarak bildirilmiştir.(2)

 


2-Ülkemizde
Malûliyet süreci

 

Sosyal Sigorta kolları ile ilgili ilk kanun, 27.06.1945 tarihinde kabul edilerek 07.07.1945 tarihli ve 6051 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4772 sayılı İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu’dur. Bu kanun ile iş kazaları meslek hastalıkları ve analık sigortası konularında ilk uygulama başlamıştır. Bu kanuna eşzamanlı olarak kanun hükümlerini yerine getirmek üzere Kurum ihtiyacını gidermek hedeflenmiş ve bu hedefe istinaden 09.07.1945 tarihinde kabul edilen ve 06.07.1945 tarihli ve 6058 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4792 Sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu çıkartılmıştır. Bu kanunun 01.01.1946 tarihinde yürürlüğe girmesi ile İşçi Sigortalar Kurumu kurularak işçiler ile ilgili bu tarihe kadar kurulan birçok sandık kanun kapsamına alınmıştır. İşçi sigortalar Kurumu, 4772 sayılı İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanun’unu kapsamına alarak göreve başlamıştır. Sonrasında ise; 1950 tarihinde 5417 sayılı İhtiyarlık Kanunu, 1951 tarihinde 5502 sayılı Hastalık ve Analık Sigorta Kanunu ve 1957 yılında 6900 sayılı Malûliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortası Kanunu kabul edilmiştir.

 

İşçilerle ilgili bu düzenlemelerden sonra 17.07.1964 tarihinde kabul edilerek 29,30,31/7/1964-1/8/1964 tarihli ve 11766-11779 sayılı Resmi Gazete’lerde yayımlanarak, yayımlandığı tarihten altı ay sonra 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Hizmet akdine bağlı olarak çalışanların sigortalık hizmetleri bu kanun ile yürütülmüştür. Bu Kanun kapsamında çalışan Kurum mensuplarının hastalık, iş kazası, meslek hatalıkları, yaşlılık, malullük ve ölüm tehlikelerine karşı sosyal güvenlik hakları güvence altına alınmıştır.

 

08.06.1949 tarihinde kabul edilerek 17/6/1949 tarihli ve 7235 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile kamu kesiminde daimi kadroda çalışan memur ve hizmetlilerin sosyal güvenlik hakları çok sayıdaki emekli sandıkları kaldırılarak bu yasa kapsamında birleştirilmesi yapılmış ve aynı yasa ile kurulan T.C. Emekli Sandığınca hizmet vermeye başlamıştır.

 

Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların sosyal güvencesi ise; 02.09.1971 tarihinde kabul edilen 14.09.1971 tarihli ve 13956 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.10.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu  ile düzenlenerek Bağ-Kur tarafından   sağlanmaya başlamıştır.

 

En son yapılan yasal düzenlenme ile; 20.05.2006 tarihli ve 26173 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 16.05.2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun oluşumuna istinaden bütün sigorta kolları tek çatı altında birleştirilmiştir. Bu kanuna istinaden 31.05.2006 tarihinde kabul edilen 16.06.2006 tarihli ve 26200 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumunca yürütülecek hak ve sorumlukları son şekliyle belirlenmiştir.(3)

 

3-Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Malûllük

 

18/10/1982 tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının; Cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. Maddesi:

“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir“(4)hükmünü ve

  1. Devletin temel amaç ve görevleri başlıklı 5. Maddesi;

“Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.“(4)hükmünü amirdir.

 

Bu hükümler uyarınca; 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. Maddesi ile; Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devleti olarak belirlenmiştir. Yine 5. Maddesi ile; devletin temel amaç ve görevleri arasında, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak ve sosyal hukuk devleti anlayışına bağlı kalarak siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırarak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak olarak yer almaktadır.

 

Yine Anayasamızın Kanun önünde eşitlik başlıklı 10. Maddesi:

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

….

Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.…”(4) hükmü uyarınca, hiçbir ayrım gözetilmeksizin herkesin kanun önünde eşit olduğu vurgulanarak çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak farklı uygulamaların eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı şeklindeki hükmü ile bazı durumlarda tanınabilecek özel hakların anayasa güvencesi  altına alındığı görülmektedir.

 

Sosyal güvenlik hakkı başlıklı 60. Madde ile;Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” hükmünü, Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlıklı 61 maddesi ile;Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.(4) ….“hükmünü amirdir.

Anayasamız 60. Maddesi ile; sosyal güvenlik hakkının herkese tanınan bir hak olduğu belirlenmiştir.  61. Madde ile de; sosyal güvenlik olarak özel korunması gerekenler tek tek belirlenerek bu kişilerin devlet tarafından koruma altına alınacağı ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi ile yaşaması için gerekenin yapılacağı hükmedilmiştir. Bu güvence altına alınan özel haklar arasında malul olanlara tanınan haklarda yerini almıştır.

 

Anayasal hükümler gereğince; Ülkemiz, sosyal bir hukuk devleti olarak kişilerin refahını sağlamak amaçlı bir sosyal devlet anlayışına bağlı kalarak, sosyal engelleri kaldırmak koşulu ile insanın maddi ve manevi varlığının devamı ve gelişimi için ortamı düzene koymak ve bu ortam içinde imtiyazlı kişileri belirleyerek yasa kapsamında haklarını korumak ve engelsiz yaşama şartlarını hazırlamakta ve gerekli teşkilat yapısını kurmakla yükümlüdür.

 

4- Malûllük Sigortası

 

“Sosyal devlet, her geçen gün daha da çoğalan ve karmaşık hale gelen toplumsal sorunların neden olduğu sosyal risklere karşı, devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan bireylerin; refahı, insan onuruna yaraşır asgari yaşam standardı ve sosyal ihtiyaçlarının sağlanması için gerekli önlemleri alarak uygulama yapar. Sosyal devlet uygulamaları ilk olarak Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başlamıştır ve asgari yaşam standardı önemli ölçüde temin edilmiştir.”(5)

Sosyal devlet anlayışının bir parçası olarak gelişen sosyal güvenlik esasları,  Ülkemizde 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile belirlenmiştir.

“Sosyal Güvenlik, devletin vatandaşlarına sunmak yükümlülüğünde olduğu, asli kamu hizmetleri arasında sayılan ve sosyal politika ile sosyal risk olguları doğrultusunda ortaya çıkmış bir ihtiyaçtır.”(6)

5510 Sayılı Kanun’da sosyal sigorta kolları iki grupta ele alınmaktadır. Bunlar; kısa vadeli ve uzun vadeli sigorta kollarıdır. Kısa vadeli sigorta kolları; nispeten kısa süre için ödenen zamanı belirlenmiş primlerle kısa süreli yardımları yapan sigortalardır. İş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık ve analık sigortaları bu grupta yer almaktadır. Uzun vadeli sigorta kolları ise; uzun süre ödenen primler karşılığı uzun süreli yardımların yapıldığı sigortalardır. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları da bu grupta yer almaktadır.

 

5510 Sayılı Kanun’da sigortalı sayılanlar, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından üç grupta ele alınmıştır. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanları, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanları ve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ise; kamu idarelerinde çalışanları ifade etmektedir.  Bu kapsamda, sigortalılara 5510 sayılı yasa kapsamında tanınan birçok hak ve sorumluluklar mevcuttur. Sigortalının malullük halinin tespiti ve belirli şartların yerine getirilmesi sonucu sigortalı lehine hak doğuran, primli ve zorunlu bir sosyal sigorta türü olan ve uzun vadeli sigorta kolları arasında yer alan sigortalılık türü malullük sigortasıdır. “Malûllük sigortası, kişinin sigortalılık süresi içinde meydana gelen çalışma veya meslekte kazanma gücündeki kayıpların yol açtığı gelir kesilmesi ve gider artışlarına karşı korunma sağlayan bir sosyal sigorta dalıdır.“(7)

 

  4.1  Malûl Kavramı

 

Malûl kavramı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasanın 25. Maddesinin 1. Fıkrasına göre;

“Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.(8)” hükmünü amirdir.

 

Anılan hüküm ile; kimlerin malûl sayılacağı açıkça belirlenmiş olup 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamındaki sigortalılar kapsamındaki sigortalılar açısından farklılıklar içermektedir. Sigortalıların, kendilerince ve/veya işverenin talebi üzerine Sosyal Güvenlik Kurumunca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının düzenlediği rapor ve tıbbi belgelerin Sosyal Güvenlik Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün % 60’ını veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalıktan dolayı meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybedildiğinin, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için de en az % 60’ını kaybetmesi veya vazifelerini yapmasına engel olacak oranda meslekte kazanma gücünün kaybedildiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

 

4.2 Malûllük sigortasından tanınan hak ve yararlanma şartları

 

5510 Sayılı Yasa’nın malûllük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları başlıklı 26. maddesi ile;

“Malûllük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır.

            Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;

  1. a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
  2. b) (Değişik: 17/4/2008-5754/14 md.) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
  3. c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.”(8) hükmünü amirdir.

 

Malûllük sigortasından sağlanan hak, anılan yasa gereği malullük aylığı bağlanması hakkıdır. Malullük hakkının elde edilmesi için sigortalının öncelikle sağlık raporlarının tetkiki sonucu malul kabul edilmesi gerekmektedir. Malûl olduğuna karar verilen çalışanın bu şartı yerine getirmesi yeterli olmamaktadır. Malûl olma koşulu yanında yeterli prim gün sayısı ve sigortalılık süresi gerekmektedir. Sigortalının on yıldan beri sigortalı olması ve bu süre içerisinde 1800 gün uzun vadeli sigorta kollarına prim ödeme gün sayısı bildirilmesi gerekmektedir. İstisnası ise; çalışanın başka birinin bakımına muhtaç olduğu sağlık kurulu raporunca belirlenmesi halinde on yıllık sigortalılık süre şartı olup olmadığı önemini yitirmekte, sadece 1800 gün prim gün sayısı bildirilmesi malûl aylığı bağlanması için yeterli görülmektedir.

 

Malûl oldukları kabul edilenlerin 4/1-(a) kapsamındaki sigortalar için; malûliyet kararından sonra işten ayrılarak yazılı istekte bulunmaları, 4/1-(b) kapsamındaki sigortalılar için ise, işyerini kapatması veya devretmesi, muhtarların görevinden ayrılması sonrası yazılı istekte bulunmaları gerekmekle beraber kendi sigortalılıkları nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmesi ve 4/1-(c)  kapsamındaki sigortalının görev yaptığı kurum tarafından malûlen emekliye sevk edilmeleri gerekmektedir.

 

4.3-Malûllük aylığının hesaplanması

Malûllük aylığı; 4/1-(b) bendi kapsamındaki ve 4/1-(c) bendi kapsamındaki sigortalıların; prim gün sayısı 9000 günden az olanlar için 9000 gün üzerinden, 9000 gün ve daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucu bulunan tutar aylık miktarı olmaktadır.  4/1-(a) bendi kapsamındaki sigortalılar için 9000 prim gün sayısı, 7200 gün olarak uygulanmaktadır.

 

Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katı olarak hesaplanmaktadır.

 

Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanmaktadır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınmaktadır. Ayrıca Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılmaktadır. Ancak aylık bağlama oranı % 90 ile sınırlandırılmıştır.

4.4-Malûllük aylığı başlangıç

 

5510 sayılı Kanununun 27. maddesi ile;

“…Malûllük aylığı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların;

  1. a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,
    b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,
    c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanların ise, malûliyetleri sebebiyle görevlerinden ayrıldıkları tarihi, takip eden ay başından itibaren başlar…
    ”(8) hükmü ile; malûllük aylığının sigortalı çalıştığı görevinden ayrılması ve görevinden ayrıldıktan sonra başka bir sigortalılık halinde çalışmaması şartı ile; malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi ve yazılı istek tarihleri dikkate alınarak aylık başlangıç tarihleri belirlenmektedir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için rapor tarihi ile yazılı istek tarihlerinin hangisi sonra alındı ise aylık bağlama şartları olan malûl kararı ve yazılı istek şartı bir arada gerçekleşmesi esprisi ile son tarih esas alınacaktır. Ancak 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındakiler aylık bağlanması için yazılı istekte bulunduğu tarih itibarıyla prim borcu olanların tahsis talebi, borcun ödendiği tarih itibariyle geçerli sayılacak ve bağlanacak aylıklar borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren başlatılacaktır. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ise; malûl kararına istinaden çalıştıkları kuruma yazılı istekte bulunarak kurumlarınca malûliyet sebebiyle görevlerinden ayrıldıklarına dair sevk edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacaktır.

 

4.5- Malûllük aylığı kesilmesi

 

Malûllük aylığı almakta iken herhangi bir statü ayrımı yapılmaksızın sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlamaları veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlamaları halinde bu görevlere başladıkları tarih itibariyle sigortalı olduklarından sigorta başlangıç tarihini takip eden ödeme dönemi başından itibaren aylıkları kesilecektir.

 

Ayrıca kontrol muayene şartı ile malûl olduklarına karar verilenlerin malûliyet durumlarını kaybetmeleri sonucu aylık bağlama şartlarını kaybettiği durumlarda Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin rapor tarihini takip eden ödeme dönemi başından itibaren aylıkları kesilecektir.

 

Aylıkları kesilen kişilerin bu kanun kapsamında sigortalı olarak çalışmaları süresince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait primler ilk çalışmadaki esaslar doğrultusunda alınmaktadır.

 

4.6- Malûllük aylığı yeniden bağlanması

 

Malûllük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlaması nedeniyle aylıkları kesilen sigortalıların işten ayrılarak yeniden malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunmaları ya da emekliye ayrılmaları veya emekliye sevk edilmeleri halinde, tekrar malûllük aylığı bağlanabilmesi için, öncelikle kontrol muayenesine tabi tutulmaları ve kontrol muayeneleri sonucu ilk aylığına esas malûllük halinin devam ettiğinin sağlık kurulunca tespit edilmesi gerekmektedir. Malûliyeti devam ettiği sağlık kurulunca tespit edilen sigortalıya 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışıyorsa görevinden ayrıldığı tarihi, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) kapsamında çalışıyor ise; istek tarihini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malûllük aylığı hesaplanarak bağlanmaktadır.

 

Bu durumdakilerden ilk bağlanan malûllük aylığına esas prim ödeme gün sayısı; 9000 günün üzerinde olanların aylıkları, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılacak artışlar uygulanarak yeni aylık bağlanacak tarihi itibariyle bulunan tutar ile emeklilik sonrası çalıştığı kısmi sürelere ait hesaplanan aylık tutarının toplamından oluşmaktadır.

 

9000 günden az olanların aylıkları ise, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılan artışlar uygulanmak suretiyle aylığın başlangıç tarihi itibariyle hesaplanan tutarının emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı toplamının emeklilik öncesi prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü ile emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmi aylığın toplamından oluşmaktadır. Yeni aylık, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılan artışlar uygulanmak suretiyle bulunan tutarın altında olamayacaktır.

 

4-7- Malûliyet Hükümlerinin Uygulanmayacağı Haller

 

İlk defa sigortalı olarak göreve başlamadan önce malûl sayılmayı gerektiren hastalık ve sakatlığı olduğu belirlenenler hakkında, bu hastalık ve sakatlıkları sebebiyle 5510 sayılı Kanunun malûllüğe ilişkin hükümleri uygulanmayacaktır.

 

Yedek subay veya er olarak ya da talim, manevra, seferberlik veya harp dolayısıyla görevleri ile ilgileri kesilmeksizin silâh altına alındıkları dönemde malûl olup, bu malûllükleri asıl görevlerini veya işlerini yapmaya mani olmayanlar hakkında, bu hastalık veya özürleri sebebiyle Malûllük sigortasına ilişkin hükümler uygulanmaz. (8)

Ayrıca, iştirakçilerin/sigortalıların sağlık kurulu raporları veya sıhhi izin sürelerine ait raporları, SGK Sağlık Kurulunca incelenerek malûl olduklarına veya sıhhi izin sürelerini doldurduklarına karar verilmek suretiyle onaylanmadıkça, bu raporlar malûliyet açısından hüküm ifade etmemektedir.

 

 

  1. Malûliyetin önlenmesi için çözüm önerileri;

 

İnsanlar, meslek sahibi olmak ve iyi bir iş ortamında bulunmak hedefiyle yaşama başlar. Eğitimini bu yönde tamamlayarak ihtiyaçlarını gidermek doğrultusunda huzur içinde bir çalışmayı hedefler. İnsanlar kişisel yeteneklerini ortaya koymak ve yeteneklerini uygulamak isterler. Ancak iş ortamında her daim, hedeflenen gerçekleşmeyebilir. Öyle anlar olur ki, o hedeflediği iş ortamı hayatını kabusa çevirebilir.

 

İşyerlerinde çalışanlar için çeşitli risk ortamları bazen kendiliğinden bazen tedbirsizlikten de olsa karşılaşılmakta olup, sonuçları hem bireyi hem toplumu olumsuz etkilemektedir. Bu risklerin ve etmenlerinin tanımlanarak bu duruma karşı koruyucu önlemlerin alınması, çalışanlara bu konularda eğitim verilmesi, sağlıklı bir çalışma ortamı sağlanması için gerekli koşulların başında gelmektedir. Çalışma ortamlarının çalışılabilir ve insani ortamlar haline getirilmesi talebi çok eski zamanlara dayanmaktır. İnsanlık tarihi boyunca süregelen bu arayışlar, risksiz bir ortamda çalışma ortamlarının oluşturulmaya çalışılması ve bu konularda yasalaşmaya gidilerek iş ortamlarının koşullarının risklere karşı önleyici tedbirleri iyileştirilmelidir. Hem Çalışan sağlığının korunması hem de sağlığı bozulanların ihtiyaçlarının giderilmesi, çalışma kapasitesinin korunmasının oluşan malûliyet sonrasında sebep olunan erken emekliliğin önlenmesinin, yine bu kaza ve hastalıklar nedeniyle işten uzaklaşmalarının oluşumuna engel olacağı düşünülmektedir.

 

  1. Sonuç

 

Sosyal haklar arasında yer alan malûliyet durumu bütün toplumu doğrudan veya dolaylı olarak etkisi altına alan bir engellilik halidir. Kişiyi, uğradığı zararlar dolayısıyla maruz kaldığı muhtaçlık, temel ihtiyaçlarını görememe gibi rahatsız edici durumlara düşmekten koruma hedefi gütmektedir. Karşılaşılan zararlara karşı bireylere çalışma gücünü yeniden kazandırmayı ve yaşama seviyesini düşürmeden içinde bulundukları toplum içerisinde sağlık, güvenlik, barış ve refah içinde varlığı sürdürmeleri sağlanmak istenmektedir. Pozitif statü hakları arasında yer alan ve uzun vadeli sigorta kollarından olan malûliyet halinde tanınan haklar bu statünün bir sonucu olarak pozitif ayrımcılık hakları sunmaktadır. Sigortalılar için belirlenen emeklilik yaşları dikkate alındığında Malûliyeti kabul edilenlere erken emekli olma hakkı da tanınmaktadır.

 

Malûllük sigortası, çalışma gücünü kaybeden sigortalıya gelir kaybının telafisi ve hastalıkla mücadele etmesinde önemli bir güvence sağlamaktadır. malûl olanların iradeleri dışında maruz kaldıkları riskler ve bu riskler sonucundan korunması maksadıyla devlet erki tarafından yönetilen hukuki temellere dayanılarak sağlanan bir koruma yöntemidir. Çalışma süresince kazasız ve risksiz bir ortamda bulunmak her çalışanın beklentisidir. Her ne kadar bu beklenti içerisinde bulunulsa dahi maalesef karşılaşılan risk ortamları ve sonrasında mağduriyetler oluşmakta ve yaşanan bu mağduriyetin azaltılması ve yaşamın sürdürülmesi için gereken önlemlerin de alınmasına gereksinim duyulmaktadır.

 

Malûllük sigortası 5510 sayılı kanuna göre; ilk defa çalışmaya başlanılan tarihten sonra malûl kalan ve bu nedenle çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybedilmesi sonrası çalışamaz hale gelen sigortalıların gelir kayıplarını gidermek üzere düzenlenmiş ve uzun vadeli sigorta kolları arasında yer alan bir sigorta koludur.

 

Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Sosyal Güvenlik Kurumunca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulunca usulüne uygun düzenlenen rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, 5510 sayılı Kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün %60’ını kaybettiği Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı Malûl sayılmakta iken 4. Maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılar için ise; çalışma gücünün en az %60’ını kaybeden veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca tespit edilenler Malûl sayılmaktadır. Malûl olarak kabul edilen sigortalıların aylık hakkından yaralanabilmesi için en az 10 yıldan beri sigortalı olup toplam olarak 1800 gün prim gün ödeme sayısı bulunması veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede Malûl olan sigortalılar için ise, sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigorta primi bildirilmesi gerekmektedir. Malûliyeti kabul edilen sigortalının 5510 sayılı Kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların Malûliyet nedeniyle sigortalı olarak işten ayrılması veya işyeri sahibi ise işyerini kapatması veya devretmesi sonrasında Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılı başvuruda bulunması  gerekmekte iken, 4. Maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılar için kurumunca Malûliyet nedeniyle emekliye sevk onayının alınması halinde Sosyal Güvenlik Kurumunca aylık bağlanabilecektir.

 

KAYNAKÇA

 

  1. Sosyal Güvenlik Kurumu 2018 Faaliyet Raporu
  2. Sosyal Güvenlik Kurumu 2019 Faaliyet Raporu
  3. Sosyal Güvenlik Kurumsal Kurumumuz Tarihçesi Erişim Tarihi: 20 Mayıs 2020. http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/kurumsal/kurumumuz/tarihce
  4. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 2709 Kabul Tarihi : 18/10/1982  Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 9/11/1982 Sayı : 17863 (Mükerrer) Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 22 Sayfa : 3
  5. Özdemir, D. Sosyal Hizmet ve Sosyal Devlet. Sosyal Politikalar Dergisi.2006 S.1.)
  6. Bulut M. Sorular ve Cevaplarla Sosyal Güvenlik. Ankara:Bilge yayınevi; 2015
  7. Öztürk, O.,Akkoyun, Y. 200 Soruda Maluliyet ve engellik rehberi.Ankara:Türk Metal sendikası yayınları;.2016
  8. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Kabul Tarihi: 31.05.2006 Yayımlandığı Resmi Gazete; Tarih:16.06.2006 Sayı:26200 Yayımlandığı Düstur Tertip: 5  Cilt:45

 

Derya Zahide Çakır

MEYAD Yönetim Kurulu Üyesi

[email protected]

 

Scroll to Top