Dünya’nın hemen her yerinde insana zulümler var. Biyolojik saldırı/salgın devam ediyor. İnsan doymak nedir bilmiyor!
Dünya ekonomisi, Dünya nüfusunun %5’inin elinde olmasına rağmen doymuyorlar. Gariban şükrediyor, %5 azgınlık ise daha çok istiyor. Dolandırıcılar da acımasızca yeni yöntemlerle aşağılıklarını her zaman olduğu gibi ispat etmeye devam ediyorlar! Doymak bilmez “Küresel zümreler”, Dünya’yı dönüştürmek istiyorlar. Bu dönüşüm ile farklı bir Dünya oluşturma amaçları var. Düşünmeyen, akletmeyen, bencilleşen, mankurtlaşan ve köleleşen bir insanlık oluşturma çabaları ne yazık ki daha da hissedilir ve anlaşılır olmaya başlamıştır. Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu bir TV programında Coronavirüs‘ün biyolojik bir saldırı olduğu üzerinde durarak, CIA’nın 1991’den bu yana biyolojik saldırılar üzerinde çalıştıklarını anlattı. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal medya paylaşımında 2008’de yayınlanan bir kitapta Coronavirüsün yer aldığı, 2013 yılında ise Suudi Arabistan’da yayınlanan bir derginin kapağında Corona olduğu, başka bir kehanet kitabında 2008 yılında Coronavirüs‘ten bahsedildiği; maske, eldiven, solunum cihazı gibi materyal sıkıntısı çekileceğinden söz edilmektedir. Görülen o ki, hemen tüm devletler bu duruma hazırlıksız yakalanmışlar. Hazırlık yerine, ortak yaşadığımız bir Dünya düşüncesi aleyhine işler yapmaktadırlar. İnsanları öldürmek ve devletleri yok ederek veya sömürgeleştirerek kendilerine mutlu bir gelecek inşa edebileceklerini düşünerek sürekli saldırmaktadırlar.
Çin, Doğu Türkistan Türklerine; Hindistan, Keşmir başta olmak üzere ülke genelinde Müslümanlara; İsrail, Mescidi Aksa başta olmak üzere Filistin’e; ABD, Dünya’nın her yerinde özellikle Müslümanlara; Rusya, Türk Boyları başta olmak üzere Çeçenler, Afganistan, Suriye ve binlerce Müslümana; AB ve İngiltere Afrika başta olmak üzere Dünya üzerinde birçok yerde sömürgeciliklerine devam ediyorlar…
Suriye, Libya, Sudan, Somali, Yemen, Arakan, Keşmir, Ukrayna gibi pek çok ülke adeta kan gölüne dönmüş durumda! “Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyen çocuğun sesini insanlık duymak bile istemedi. Akdeniz kıyılarına vuran bebekler, evsiz, yersiz, yurtsuz milyonlarca insan umursanmadı. Varil bombaları, açlık ve sefalet çekenler görmezden gelindi! Dünya’nın hemen her yerinde tüm ibadethaneler de kapanmak zorunda kaldı. Kabe’de tarihte belki de ilk kez tavaf yapılamıyor. Camiler kapandı ve mahzun bir durumdalar! Mescid-i Aksa/Kudüs işgal ve zulüm altında. Vatikan ve kiliseler kapandı. Hemen her devlet kendi derdine düşmüş durumda!
Makam, mevkileri ve mallarına güvenen kibir abidesi kimi insanlar ile devletler gözle bile görülemeyen bir virüsten dolayı adeta köşe bucak kaçıp saklanacak yer aramaktalar! Dilerim bu durumdan insanlık ve devletler ders çıkartırlar!
Bu durum nereye kadar gider, ne kadar daha devam eder sorularına cevap vermek elbette kolay değil. Ancak, uzun sürmeyeceği, bu durumun eninde sonunda değişeceği muhakkaktır. Çünkü; inananlar için İslam’da ümitsizliğe yer yoktur. Bu süreçte, bilim, felsefe ve din alimlerine her zaman olduğu gibi yine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu alanların birbirlerine karşı değil, birlikte çalışarak ve birbirlerini tamamlayarak insana ve insanlığa hizmet edebilirler. İnsanı ve insanlığı, bela ve musibetlerden kurtarmak için çözümler bulmak için gayret etmek yüce bir bahtiyarlıktır. Zira, “insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” düsturuna nail olmak Dünya ve Ahiret için büyük bir mutluluktur.
Yaşlılık, yoksulluk, işsizlik, hastalık, işyerlerinin zorunlu kapanması gibi sebeplerden dolayı sıkıntı ve yokluk yaşayanlara destek olmak gerekir. Ev, işyeri ve işletme sahiplerinin de elinden gelen kolaylık ve desteği göstermeleri gerekmektedir. Zira böylesi sorunlarla devletin ve Sağlık Bakanlığı’nın tek başına başa çıkması mümkün değildir. Bu sorunları, topyekûn bir mücadele, destek, birlik ve beraberlik ile aşmak mümkün olabilecektir.
Bireysel ve toplumsal olarak korku ve paniğe kapılmadan ancak, tedbirlere uyarak sağlığımızı korumamız gerekmektedir. Yalnızlık hissi, ölüm korkusu, aç kalma korkusu gibi evhamlardan kesinlikle uzak durmak gerekiyor. Evde kalıp, çeşitli hobiler ile kaliteli vakit geçirilmelidir. Kitap okuma, belgesel izleme, ev içi oyunlar vb aktiviteler yararlı olacaktır.
Ülkemizde ve Dünya’da yaşanan bu biyolojik salgın/saldırı olağanüstü bir durumdur. Tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de sağlık çalışanları bir seferberlik halinde ve adeta bir “Kurtuluş Savaşı” bilinciyle zaman mefhumu gözetmeden çalışıyorlar. Kendi canlarını ortaya koyarak en sevdiği yakınlarını bile neredeyse görecek vakit bulamıyorlar. Topluma düşen görev ise, belirtilen uyarılara uymak ve bu kahramanlara vefa göstermektir. Unutmayalım ki onlar da birer can taşıyorlar. Öncelikle onların korunması gerekiyor ki topluma hizmet edebilsinler.
Coronavirüs salgını olağanüstü hızda yayılan Pandemi olmasına rağmen; Türkiye, Dünya’nın dört bir yanındaki vatandaşlarına sahip çıkarak yurda getirmiştir. Almanya’dan 10 kişilik öğrenci için THY özel uçak kaldırmış ve yurda getirmiştir. Öğrenciler uçağa girerken görevli personelin söylediği sözler; “Gençler, Türkiye büyük bir devlettir. Sadece 10 kişi olmanıza rağmen devletimiz hiçbir masraftan kaçınmayarak sizi almamız talimatını verdi. Herbiriniz ülkemizin kıymetli evlatlarısınız. Sizden beklenen sağlıklı olmanız ve çok fazla çalışarak ülkemize hizmet etmenizdir. Sizden herhangi bir ücret talep edilmemektedir. Mihnetinizi, vefanızı bu şekilde ödeyebilirsiniz.” Diye tarihi bir konuşma yapar.
Yıllar boyunca necip milletimizin evlatlarına aşağılık kompleksi aşılandı. Her alanda yeniden kendimize gelmeye, geldikçe de daha çok üretmeye devam ediyoruz. Üretim millileştikçe devletimiz de daha güçlü bir hale gelerek ülke içinde ve dışında vatandaşlarının haklarını korur hâle gelmektedir. Kuşkusuz beyninde bu komplekslerden kurtulamayanlar da er geç kendine çeki düzen verecektir! Tarih boyunca hıyanet içinde olanlar da ne yazık ki olagelmiştir. Onların icabına bakmak da devletin kurumlarının asli görevidir.
Ülkemize ve gelişmekte olan birçok ülkeye yıllardır yapılan “Uluslararası Mobbing/Yıldırma” ile propaganda ve diğer baskı yöntemleriyle saldırılar yapıldı. Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Mısır ve daha birçok ülkede rejimler değiştirildi. Devşirdikleri insanlar yönetime getirildi. Ülkemize yönelik on yılda bir ihtilaller, ve e muhtıralar ile baskılar yapıldı. Yakın tarih olan 15 Temmuz 2016 Hain Darbe Girişimi de yöneticilerin cesareti ve halkın feraseti sayesinde püskürtülmüştür. Emperyalist güçler ve küreselciler saldırılarına devam edecekler. Ancak, birlik, beraberlik, eğitim seviyesinin gelişmesi, üretimin artması ve etkin adalet sistemi ile asla başaramayacaklardır. Bilakis, bu yüzyıl Türk Dünya’sının olacaktır.
İnsanlara ve devletlere baskı yapan, zarar verenlere en basit anlatımla zalim denir. Zalimlerin ıslahı, değil ise kahrolmasını, yeryüzünde ki tüm mazlumların kurtulmasını diliyorum. Ülkemizin ve insanlığın şu an uğraştığı Coronavirüs başta olmak üzere, tüm belalardan kurtulması için dua edelim.
Tarih boyunca mazlumlara kol kanat geren, kadim medeniyetin bakiyesi Türkiye, tüm kalbimle inanıyorum ki zorlukları aşacak ve şahlanarak tarihi misyonunu yeniden ataları gibi yerine getirmeye devam edecektir.
Bizler için gece gündüz demeden fedakârca çalışan asker, emniyet mensupları, sağlık çalışanları ve hizmet eden herkese teşekkür ediyorum. Selam ve dua ile.
Akgün’den
“Yol uzun, vakit dar, yük ağır, imkân kıt olsa da ümitsizliğe asla yer yoktur.”
Seneca’dan,
“Bizler aynı denizin dalgaları, aynı ağacın yaprakları, aynı bahçenin çiçekleriyiz.”
Budist şiiri,
“Farklı dağlara, nehirlere sahip olsak da aynı güneşi, ayı ve gökyüzünü paylaşıyoruz.”
Nazım Hikmet,
“Yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak.
Unutma! Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak…”
#EvdeKal
#TedbirliOl
#SağlıklıOl
İsmail Akgün
Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği (MEYAD)
Genel Başkanı, Eğitimci, Yazar, Mobbing Bilirkişisi